Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, TVNET kanalında yayımlanan ve sunuculuğunu Esra Esen Atayeter’in yaptığı “Kampüs Yolunda” programının canlı yayınına katıldı.
Üniversite tercihi yapacak adaylara yönelik hazırlanan ve adayların üniversiteleri en yetkili ağızlardan tanımalarını sağlayan programda Rektör Prof. Dr. Yavuz Ünal; OMÜ’nün eğitim-öğretim revizyonu, uluslararasılaşma stratejisi, mezun profili ve yeterliliği, pandemi sürecindeki uzaktan eğitim performansı, Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı (YÖS) karnesi, lisans, yüksek lisans ve doktora programları, Samsun’un öğrencilere sağladığı avantajlar gibi pek çok konu hakkında detaylar aktardı.
Programın başlangıcında Samsun ve OMÜ’ye dair merak edilen hususlardan bahseden Rektör Ünal “Samsun; güvenli, huzurlu ve öğrencilerin aradığı birçok aktiviteyi bulabileceği bir kent. Öğrenci dostu niteliğine sahip Samsun ve yarım asra yakın mazisiyle OMÜ, hem tercih hem de mutluluk nedeni olarak görülüyor. Ben de bu mutluluğu yaşayan OMÜ’lü biriyim. Öğrencinin aidiyet duygusunu hissettiği ve zamanla kendini bir fert olarak gördüğü OMÜ’den mezun biri olarak ben de kendimi bu ailenin bir çocuğu olarak tanımlıyorum. OMÜ, sadece tek bir alanda yetkinlik sağlayan bir üniversite değil. Bu durum, öğrenci ve araştırmacı açısından farklı avantajlar sunuyor. Örneğin, öğrenci sosyal bilimlerde okurken çok farklı alanlardan da istifade edebiliyor.” dedi.
Kampüs atmosferine ve uluslararası öğrenci profile değinen Rektör Ünal, OMÜ’nün uluslararasılaşma sürecini en iyi tamamlayan ve en iyi yöneten üniversitelerden biri olduğuna dikkat çekerek “OMÜ, özellikle uluslararası öğrenci sayısı ile gelinen ülkelerin çeşitliliğine bakıldığında Türkiye’de 5. sırada. Yaklaşık 5 bin 500 uluslararası öğrenciye sahip. Bu öğrenciler lisans, yüksek lisans ve doktora olmak üzere bir dağılım gösteriyor, hatta tıp ve diş hekimliği de eklendiğinde kampüste 9 farklı dil konuşuluyor. 120 farklı ülkeden öğrenci var ve bu anlamda tam bir mozaik gibi. Farklı kültürlere, insanlara ve dillere ilgi duyuyorsanız, bunları tanımak ve öğrenmek için bir çabanız varsa Kurupelit Yerleşkesi güzel bir laboratuvar sunuyor.” diye konuştu.
Konuşmasında Kurupelit Kampüsü’nün fiziki özellikleri ve olanaklarına odaklanan Prof. Dr. Ünal, devamında “Öğrencilerin kampüste fiilen geçireceği zaman çok fazla. Yaşam Merkezi, Merkez Kütüphane ve öğrenci yurtlarıyla cazip bir atmosfer vadediyor. Kampüsün, dışarıda olanların bile yaya olarak ulaşabileceği bir noktada olması da büyük bir avantaj sağlıyor. Kampüse farklılık katan önemli unsurlardan biri de tramvayın en ücra köşelere bile ulaşması. Türkiye’de bu özelliğe sahip belki de tek kampüs diyebilirim. Ayrıca, Yeşil Mutabakat’ı önemseyen bir üniversite olarak kampüste, fiziksel aktivitelerin olabildiğince etkin bir biçimde yapılabileceği çok güzel bir coğrafya var. Bu coğrafyada insana değer katan, insanla güzelleşen bir felsefe geliştirildi ve kampüs mümkün olduğunca öğrenciye açıldı. Hatta dışarıdan insanların da gelip gezebileceği, piknik yapabileceği bir ortama kavuştu.” ifadelerini kullandı.
Program sunucusu Esra Esen Atayeter’in, pandemi sürecince OMÜ’nün uzaktan eğitim sürecini nasıl yönettiğine ilişkin sorusunu ise Rektör Ünal şöyle yanıtladı: “OMÜ, 10 yılı aşkın uzaktan eğitim sistemini kullanan üniversitelerden biri. Pandemi başladıktan 1 hafta sonra bütün dersler uzaktan eğitime uygun hâle getirildi. Aslında uzaktan eğitim; üniversitedeki bölümlerin mezun yeterliliklerini merkeze koyup bu yeterlilikleri kazandırmayı hedef hâline getirirse çok büyük bir fırsat sağlıyor. Bu hususta asıl sorguladığımız nokta; öğrencilerin başarısının, bizlerin geleceğe güvenle bakmasını sağlayan elimizdeki en güçlü silah olmasıdır. Çünkü öğrenci mutlu olduğunda ailesi de mutlu olacak ve aile mutlu olduğunda toplum da mutlu olacak. Dolayısıyla bizler Üniversitemizde bir dönüşümün gerçekleşmesi için çabalıyoruz. Evet diploma gerekli ama yeterli değil. Bütün istihdam alanları, diplomayı şart koşuyor ancak işverenin asıl aradığı; diploma değil. Bu aşamada diplomanın marka değeri önem kazanıyor. İstihdam sağlayan kişiye güven verecek olan; söz konusu kurumun itibarıdır. OMÜ de kurumsal itibarını güçlendirme ve de paydaşlarına yönelik güven tesisi noktasında ciddi çaba içerisinde. Görev yaptığımız 1 buçuk yıllık süre zarfında 2 temel noktaya odaklandık. İlki misyon değişikliğiydi ve bu süreçte bilgi, mutlaka beceriye dönüştürülmeli, zira bilgi artık çok hızlı eskiyor. Yeni dünyayı okuduğumuzda yapmamız gereken; bilgiyi üretmeyi öğretmektir. Öğrenci, bilgisini beceriye dönüştürerek üniversiteden mezun olmalı.”
Programın ilerleyen bölümlerinde mezun yeterliliği ve öğrenci profili üzerinde duran Rektör Ünal “Öğrencinin aslında okul hayatına başladığı andan itibaren eğitiminin takip edilmesi gerekiyor. Bu süreçte yeterlilik açısından bir boşluk olduğunda geriye dönülüp bunun telafi edilmesi şart. Aksi takdirde yetersiz bir eğitim ülkenin geleceğini karartıyor. Niteliksiz insanlarla uğraşmak, başka sorunlar ortaya çıkarıyor. Yönetmek de zorlanıyorsunuz, hizmet kalitesini yakalayamıyorsunuz. Burada hâliyle sistemin kendisini sorgulamalıyız. Bu açıdan bizim paradigma değişikliği dediğimiz husus, eğitimin revize edilmesiydi ki bu revizyonu deklare ettik. Diğer taraftan öğrenciler de bu süreçte bahsettiğim yeterlilikleri elde etmek için çaba harcamalı. Eğer bu temin edilemiyorsa talep edilmeli yani öğrenci bilinçli bir birey olarak geleceğini şekillendirecek bu yeterliliklerin peşine düşmeli. Örneğin, dil öğrenme yahut inovasyon konusunda yeterlilik vadediliyorsa öğrenci bunları yönetimden talep etmeli.” değerlendirmesinde bulundu.
Belirledikleri eğitim-öğretim stratejisi ve arzuladıkları öğrenci profili hakkında da bilgiler paylaşan OMÜ Rektörü, bu süreci şu sözlerle dile getirdi: “Öğrencilerin misyon itibarıyla araştırmacı olmasını öngörüyoruz. Bahsettiğim; eleştirebilen, değerlendirebilen, teklif sunabilen vb. özelliklere sahip bir öğrenci profili. Bizler de belirlediğimiz hedefler doğrultusunda laboratuvarlarımızın tamamını öğrencilerimize açtık. Daha da önemlisi, lisans düzeyindeki öğrencinin proje yazmasını, proje yönetmesini ve raporlamasını istiyoruz, nihayetinde de buradan bir kültürün oluşmasını bekliyoruz. Projesi kabul edilen her bir öğrencimize 5 bin lira destek veriyoruz. Bu desteğin rakamsal olarak çok değeri yok ama o düzeydeki bir öğrencinin projesinin destek görmesi; gelecekte öz güveni yüksek, sosyal sorumluluk sahibi kişilerin yetişmesine vesile olacaktır. Son bir yıl içinde Üniversitemizde araştırma geliştirme (AR-GE) projelerinde bir önceki yıla göre yüzde 80 civarında bir artış oldu. Bu artış, yürüttüğümüz politikaların sonucu. 2022’de de bir önceki yıla göre yüzde 200’lük bir artış bekliyoruz. Şunu belirtmem gerekir ki bu eğitimlere millî eğitimdeki öğretmenleri de dâhil ettik. Arkasından da 11 üretim atölyesi kuruldu. Öğrencilerimize de şunu söyledik: Randevu almak suretiyle 24 saat açık kalacak bu atölyeleri ve buradaki ekipmanları kullanabilirsiniz. Bizler size danışmanlık yapabiliriz. Kısacası kampüsün bütün yönüyle eğitim alanına çevrilmesini istiyoruz. Örnek vermek gerekirse bu 11 atölyede, Samsun’un ev sahipliğinde Karadeniz Bölgesi’nde yapılacak TEKNOFEST 2022 kapsamında doğrudan desteklediğimiz 44 takım var. Buradaki temel espri; özgün düşünce üretmek ve bu düşünce patentlenecekse OMÜ Teknoloji Transfer Ofisi üzerinden bu süreç yürütülecek. Bu süreci gerçekten çok önemsiyoruz, nitekim kampüsteki Samsun TEKNOPARK’ta firma kuran ve üretim aşamasında olan öğrencilerimiz var.”
OMÜ’nün lisansüstü eğitimdeki hedeflerini de paylaşan Rektör Ünal, planladıkları yapılanmadan söz ederek “Lisansüstü eğitimde yeni programların açılması, eskilerin revize edilmesi, gerekiyorsa kapatılması ve disiplinler arasılığa yönelinmesi söz konusu. Amaç; kendi insan kaynağına sahip olan ve hatta bunu bir şekilde ihraç eden üniversite pozisyonuna dönmek. Bunu büyük oranda başarıyoruz ama lisansüstü eğitimde çok daha ayrışarak yola devam etmek istiyoruz. Üniversitemizde atama yükselme kriterlerini gözden geçirdik. Düşündüğümüz sistemde akademisyenin performansını dikkate alan unsurlar olacak. Akademisyenden; geldiği andan itibaren OMÜ’nün hızına ve yükselme ivmesine katkı sağlamasını bekliyoruz.” açıklamasında bulundu.
Programda OMÜ’nün YÖS konusundaki performansına işaret eden Rektör Ünal, bu sınava ilişkin güçlü altyapıyla iddialı olduklarını vurgulayarak “YÖS’e dair 10 üniversite ile anlaşmalar yapıp protokoller imzaladık. 46 farklı ülkede 83 merkezde YÖS’ü uyguluyoruz. Bu sayıyı çoğaltmak için şu anda çalışmalar devam ediyor. YÖS kapsamında amacımız; ülke sayısını arttırmak ve nitelikli öğrenci getirmek. Uluslararasılaşmadan beklentimiz şu aslında: Samsun’da eğitim alan yabancı öğrenci, aynı zamanda ülkesine kültür elçisi olarak dönebilmeli. Örneğin bir ticari ataşe gibi ülkemizin ihracatına katkıda bulunması ve ülkemizin birçok değerinin dışarıya taşınmasında etkili olmasını arzu ediyoruz.” sözlerine yer verdi.